İngilizce Deyimler

“Barking up the wrong tree” Yanlış adama soruyorsun “You are barking up the wrong tree, he isn’t going to help you.”
“Beat around the bush” lafı ağzında gevelemek
“Bite off more than one can chew” boyundan büyük işe kalkışmak “Don’t bite off more than you can chew”
“Break a leg” İyi şanslar
“By the skin of one’s teeth” anca, güç bela “I passed the French final by the skin of my teeth”
“Crocodile tears” sahte gözyaşları
“grass is always greener on the other side” davulun sesi uzaktan hoş gelir, komşunun tavuğu komşuya kaz görünür
“Hit The Nail On The Head” tam üstüne basmak, tam bilmek “You hit the nail on the head”
“Ignorance is bliss” cehalet saadettir
“Raining cats and dogs” Şiddetli sağanak yağmur yağışı.
“Sunny smile” Aşırı mutlu.
“Pardon my French” “kabalığımın kusuruna bakmayın” anlamına gelir.
A piece of cake (çocuk oyuncağı) ‘kolay lokma’ bir işin basit olduğunu ifade eder.
A storm in a teacup (küçük bir sorunu abartmak, büyütmek) ‘bir çay bardağında fırtına’ Türkçede ‘bir bardak suda fırtına koparmak’ olarak kullanılır.
Between a rock and a hard place (iki arada bir derede kalmak) ikilemde kalma durumu.
Break the bank (el yakmak) ‘banka kırmak’ bir şeyin çok pahalı olması.
Burn bridges (köprüleri yıkmak) ‘iki kişi arasındaki bağın kopması’
Calm before the storm (fırtına öncesi sessizlik)
[adinserter block=”2″]
Elephant in the room (gün gibi ortada) ‘odadaki fil’ olarak tercüme edilse de, ‘görmezden gelinip hakkında konuşulmayan aşikar bir sorun’ anlamına gelir. Herkesin bildiği ama kimsenin konuşmadığı görmezden gelinen bir konu için kullanılır.

Leave a Comment